Türkiye kuraklık alarmı veriyor! Ama siyasilerin seçim gündeminde bile yok

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 19 Haziran 2007 17:55, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Kuraklık, siyaset meydanının öncelikli konuları arasında yok. Ama Türkiye'de çölleşme manzaraları artık alarm veriyor! Burdur'da göçmen kuşların uğrak yeri olan Yarışlı Gölü buhar oldu. Van Gölü'nde ise tehlike çanları çalıyor

Miting meydanlarında ekonomik sorunlar, terör tartışması ve üniversite sınavlarının kaldırılması gibi vaatler öne çıkarken kuraklık, su kaynaklarının tükenmesi ve tarımsal üretimde alarm veren gelişmeler seçim gündeminin alt sıralarında yer bulabiliyor. Ama her gün Türkiye'nin dört bir yanından gelen çölleşme manzaraları, kuraklığın ülkemizi nasıl tehdit ettiğini ve önlem almadığımız takdirde artık çok geç olacağını gözler önüne seriyor.

Burdur'un Yeşilova ilçesinde, her yıl yaz sonunda suyu çekilen Yarışlı Gölü, bu yıl yaz başında kurudu ve göl alanı çöle döndü. Başta flamingolar olmak üzere angut, dikkuyruk ve çeşitli göçmen kuşların uğrak yeri olan göl bu yıl daha önce hiç olmadığı kadar kurudu.

Yarışlı Köyü Muhtarı Yaşar Akköprü, "Flamingoların artık buraya gelmemesinden korkuyoruz" diyor ve ekliyor: "Gölün batısında ve kuzeyinde, hububat ve afyon ekimi yapılan tarım alanları var. Gölü besleyen tatlısu kaynaklarının sulama amaçlı kullanılması, kurumayı hızlandırdı. Kuraklık hem köylüyü perişan ediyor, hem doğal güzelliklerimize zarar veriyor."

Van Gölü de kuruyor

Türkiye'yi tehdit eden kuraklıkla ilgili bir diğer ürkütücü haber de Van'dan geldi. 1987 yılından itibaren hızla yükselmeye başlayan ve bazı mahalleleri sular altında bırakan Van Gölü'nde su seviyesi 1995'ten itibaren hızla düşmeye başladı. 12 yılda 1 metre 60 santimetrelik düşüş bilim adamları tarafından "anormal" olarak değerlendiriliyor.

Van Gölü'nde su seviyesinin ölçümünün 1944'ten beri yapıldığını belirten Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü öğretim üyesi Doç.Dr. Orhan Deniz, gölün su seviyesinin 1995 yılına göre 1 metre 60 santimetre düştüğünü söylüyor ve "Bu yıllarda yükselme trendine girmesi gereken göl suyu seviyesi, aksine bir durum gösteriyor. 3-4 yıl daha bekleyeceğiz. Göl yükselme trendine girmezse endişelerimiz başlayacak. Bu düşüş anormal bir değişimin başlangıcının göstergesi" diye konuşuyor.

Su seviyesinin düşüşüyle gölün kimyasal bileşimlerinin de değişeceğine dikkat çeken Deniz, şöyle devam ediyor: "Tuz konsantrasyonu ve diğer bileşkelerin artması başta endemik tür olan inci kefali balığı olmak üzere suda yaşayan canlıları olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca göl suyunun çekilmesiyle, çevresindeki sulak alanlar ve burada yaşayan kuşlar da olumsuz etkilenecektir."

Çayda adacık oluştu

Karabük'te merkezden geçen Araç Çayı'nda da su seviyesinde düşüş görülüyor. Su seviyesi yarı yarıya düşerken bazı yerlerde çayın dibi göründü. Suyun azalmasıyla ilk defa çay yatağında adacıklar ortaya çıktı.

Kadıoğlu uyarıyor

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, 2030 yılına kadar dünyadaki ortalama sıcaklık artışının 2 derece olmasının beklendiğini söylüyor.

Geçmişte 250 bin yılda bir dünyanın 1 derece ısınıp soğuduğunu belirten Kadıoğlu, 1850 yılından 2000 yılına kadar geçen 150 yıllık sürede ise dünyanın 1 derece ısındığını söyledi. Kadıoğlu, "Bunda 1850'li yıllarda yaşanan Sanayi Devrimi'nin çok büyük etkisi var. 2030 yılına kadar dünyadaki ortalama sıcaklık artışının ise 2 derece olması bekleniyor" diyor.

Bu kadar hızlı küresel ısınmaya birçok bitki ve hayvan türünün ayak uyduramayarak yok olduğunu kaydeden Kadıoğlu, 2 derecelik sıcaklık artışının insanlık için getirdiği en önemli tehlikenin, yağışın şeklindeki değişiklik olduğuna dikkati çekiyor.

Küresel ısınmanın en büyük nedenlerinin başında kömür, petrol ve doğalgaz kullanımının geldiğini ifade eden Kadıoğlu, şunları söylüyor:

"Torunlarımızı, geleceğimizi etkileyecek bu durumun sonuçlarını düşünerek bu gidişata bir son verilmelidir. Aksi takdirde gelecek nesiller sıcak hava, orman yangınları, susuzluk, gıda zehirlenmesi, kuzey enlemlerinin ısınması ile cilt kanseri ve vektörel hastalıklarla karşı karşıya kalacak."

GAP bölgesi de tehdit altında

DHA

Aşırı sıcaklar, GAP bölgesinde üretimi yapılan antepfıstığını da tehdit ediyor. Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Çullu, fıstığın sıcak yüzünden daha çabuk olgunlaştığını ve erken hasat edildiğini belirterek, "Fıstığın kalitesi değişme tehlikesiyle karşı karşıya. Ürün çok olsa da fıstığın içi dolu olmayabilir" dedi. Çullu, aşırı sıcakların ürün veriminde düşüşe de yol açacağını kaydetti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber